Fotoğraflar
Nüfus ve Yaşlılık Sunumu
YAŞLILARLA YAŞAMAK!
13 Temmuz Cumartesi günü Fındıklı önemli bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Ben ve birçoğumuzun adını dahi bilmediğimiz bir dernek “Nüfusbilim Derneği” Fındıklı Belediyesi ve Fındıklı Kent Konseyinin organizasyonu ile Hayati Aykut Parkında dinleyicileri ile buluştu. Toplantıda konuşmacı olarak yer alan konuklar ülkemizin ve dünyanın yaşlanan nüfusu ile ilgili bir hayli ilginç bilgilere yer verdiler. Nüfusbilim derneği Başkanı Prof. Dr. Helga Pitersberger Tılıç tarafından yapılan açılış konuşmasının ardından izleyenlerin ilgi ile katıldığı güzel bir etkileşim oldu.
Dünya Sağlık Örgütünün 65 ve daha yukarı yaştakileri yaşlı olarak kabul ettiğini; BM kriterine göre genel nüfus içerisinde yer alanların yüzde 7’sinden fazlası 65 yaş ve üzerinde ise o ülkenin yaşlı nüfusa sahip durumuna geldiğin, en yaşlı nüfusa sahip ülkelerin: Monako, Japonya ve İtalya olduğunu, Türkiye’nin ise, yaşlı nüfus oranı sıralamasında 184 ülke arasında 67. sırada yer aldığını belirttiler.
Nüfusbilim Derneği Genel Sekreteri Enver Taştı konuşmasında ”Türkiye artık yaşlı bir ülke. Yakında da “süper yaşlı” olacak. “Ortanca yaş” bir toplumun en üst ve en alt yaş sınırının ortası anlamına geliyor. 1935 yılında Türkiye’de ortanca yaş 21,3’ken, 2023 yılında 34 oldu ve 2080’de 45’e yükselmesi bekleniyor. Ne ah vah etmenin ne de 3-5 çocuk önermenin bu durumun önüne geçmesi mümkün değil” diyerek sürdürdüğü konuşma Japon bilim insanı Sosyolog Doç. Dr. Miki Suzuki Him tarafından bir hayli ilginç sunum ile devam etti.
Suzuki HİM Japon nüfusu ve Türk nüfusu arasındaki benzerlik ve farklılıklara değindiği konuşmasında Türk kültürünün korunması gereken üstün yanlarına değindi. Japonya’da oldukça yüksek ekonomik imkanlara rağmen mutsuz bir toplum olma özelliğinin aşılamadığını, Japon insanının yalnızlık duygusunu tüm çabalara rağmen aşmakta güçlük çektiğini, yalnız ölümlerin dramatik bir şekilde sürdüğünü belirtti. Türk aile yapısının güçlülüğü, akrabalık bağlarının halen devam ediyor olmasının yaşlılık sorunlarının aşılmasında hala en büyük şans olduğu belirten Dç. Dr. Suzuki HİM Japonya’da ekonomik imkanlar yoluyla yaşlılara birçok sosyal seçeneğin sunulduğunu ancak giderek yaşlılara bütçeden ayrılan payın Japonya’da da azalmakta olduğunu belitti.
1990’lı yılların başında ilk defa Gürcistan’a gittiğimde gördüğüm manzara toplantı sırasında gözümün önüne aktı. Gezilerim sırasında sokaklarda sattıkları küçücük yiyecek, çekirdek vs. ile geçimini sağlamaya çalışan yaşlı kadınlar dikkatimi çekmişti. Ülkenin içinde bulunduğu yoksulluğun en fazla yaşlıları etkilediği açıklıkla gözlemlenebiliyordu. Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu yaşlılar ellerinde taşıdıkları satılık yiyecekleri usanmayan seslenmeler ile satmaya çalışıyorlardı. Bu manzaranın halen gelir dağılımındaki adaletsizliğin pençesindeki birçok ülkede devam ettiğini düşünmekteyim.
Toplantıda bir başka konuşmacı olarak söz alan genç gazeteci Ozan GÜNDOĞDU ve ekonomist Mustafa SÖNMEZ ise giderek yaşlanmakta olan nüfus için genel bütçeden ayrılacak payın artması gerektiğini, gelecekte sosyal güvenlik kurumlarının açıklarının daha da fazlalaşacağını bu durumun son derece normal bir sonuç olduğunu belirttikleri konuşmalarında toplumsal taleplerin de buna göre yeniden şekillenmesi gerektiğine değindiler.
Gelecekte daha çok huzur evi, daha fazla sağlık harcamaları, daha çok yaşlılık aktiviteleri gibi işler için bütçe ayrılmasının zorunlu olduğu, yerel yönetimlerin de yaşlanan nüfus ihtiyaçlarına göre yapılanmaları gerektiğine vurgu yapıldı.
Velhasıl “yaş alıyoruz” diyen belediye başkanı Ercüment Şahin ÇERVATOĞLU Fındıklı ilçesinin kadın, engelli, çocuk dostu bir kent iddiasına huzurla yaş alınacak Yaşlı Dostu Bir Kent olma iddiasını da koyduklarını belirterek katılımcılara teşekkür etti.